4 Ağustos 2014 Pazartesi

Herşeyleri mükemmel olan anneler?????














Son zamanlarda okuduğum blog yazıları olsun internetteki paylaşımlar olsun,bazı anneler ne kadar mükemmeller şaşırıyorum.
Bahçeli,havuzlu villalarda oturuyorlar,yakışıklı , iş sahibi ve onları çok seven kocaları var.Çocukları bir o kadar mükemmel,çok akıllı ,çok uslu.Evlerinde yardımcıları (Bazıları asistan diyor?) Yogaya ya da pasta börek kurslarına katılıyorlar ,sürekli fit görünümdeler,istedikleri anda bir bakıyorsun Alaçatı'da,bir bakıyorsun Bodrum'da...Sürekli tatil fotoları paylaşılıyor ,çocuklarının markalı kıyafetleri özellikle göze sokuluyor .Zaten toplasan 50 kg lar;  kilo vermem lazım,diyet yapmam lazım modundalar sürekli.
Çocukları çabuk konuşur,çabuk yürür,kitap okuma alışkanlıkları vardır,boyları uzundur,zekidirler,her gün sürekli farklı kıyafetlerle internette resimleri paylaşılır.Çocukları her zaman en iyi kolejlerde, en iyi kreşlerde eğitim alır.
Bu anneler hem evlerinde hem iş yerlerinde mükemmel kadınlardır.Evde yemek yaparlar,parmaklarınız yersiniz,işte hep terfi alırlar,herkes onlara gıpta eder.Bazıları çalışmamaktadır,çalışmaya ihtiyaçları yoktur ,bunu da diğer çalışmak zorunda kalan annelere karşı özellikle hava atarak söylerler,''Para için çocuğumun en güzel zamanlarını kaçıramazdım'' şeklinde söylemleriyle bir sürü ah alırlar ,farkında değillerdir.
Kocaları sürekli evlilik yıldönümlerini , doğumgünlerini ,tanışma yıldönümlerini hatırlarlar ve büyük sürprizlerle eşlerini mutlu ederler.Kocaman tek taşları,tam tur yüzükleri fotoğraflarda mutlaka kıyıdan köşeden görünür.
Bu anneler ,eşlerinin aileleriyle de mükemmel geçinirler,onu   gelin olarak çok severler,değer verirler,her koşulda süper gelin görünümündedirler.
İnternette paylaşmak için yapılan bütün etkinliklerde ,  nedense o anların tadlarını çıkartılamadığını düşünürüm , sürekli bu modda ''Şunu da şurada çekeyim hemen fotosunu paylaşayım,beğensinler,görsünler nasıl kıskanılası   bir hayatım var''
Bu şekilde yaparak gerçek güzel anları kaçırıyorsunuz ey dünya güzeli anneler!!!
Kocalarıyla sürekli mutlu aile tablosu sergilerler,zannedersin ki hiç tartışmazlar,kavga etmezler,birbirlerini deli gibi severler hep.
Merak ediyorum hayatları gerçekten böyle mi?Yoksa sadece dışarıya yansıtmak istedikleri hayatları mı bu?
Hiç inandırıcı gelmiyorlar ,sürekli böyle bi modda hayat olabilir mi?
Ya da bizde gerçekten büyük problemler var...
Bütün bu hayatları görünce bir sorgulamaya giriyor insan ,aynı dünyada mı yaşamıyoruz acaba????
Üstte Gandhi hislerimi çok net açıklamış ,fazla söze ne hacet?





2 Ağustos 2014 Cumartesi

İki yaş sendromu başlangıcı mı ???






                                                          Ege'nin bu aralardaki modu...


Ege şu an nerdeyse 20 aylık...Geçtiğimiz cuma günü izindeyken, çocuğuna kendi bakan annelerin ne kadar şanslı olduğunu düşündürecek kadar sakin ve uyumluydu Ege.Uykusunu uyudu,yemeğini yedi,oyunlarını oynadı.Bütün gün bunu düşündüm ,keşke evde olabilsem de onunla böyle güzel vakit geçirebilsem diye...
Fakat cumartesi olduğunda o uyumlu çocuk nasıl bir anda bu kadar huysuz bir çocuğa dönüşebildi inanamadım.Sürekli mızıldayan,ağlayan,yemek yemeye karşı koyan,sürekli tırmalama modunda bir çocuk oldu.Bu kadar çabuk bir değişim olabilir mi?İki yaş sendromu denen şey böyle mi başlar ?Bizlerde neden  hiç öyle sendrom olmamış ,annelere soruyoruz,''sizi öyle oynarken bırakır evde işlerimizi yapardık ,bir gelirdik ki uyuyakalmışsınız ''Anneler de nasıl çocuklarını öyle bırakabiliyormuş ona da şaşırıyorum.Gerçi nolmuş,bir sorun da çıkmamış şükür bizde böyle yaptıkları halde...
Şimdikiler öyle mi?Bir dakika yalnız kalmak istemiyorlar,sürekli onların yanında olup onlarla oynamamızı istiyorlar.Sürekli bir temas içinde olmak istiyorlar,odada yalnız kalmak istemiyorlar.Ama çocuğum bir durun da nefes alalım,işten eve adımımı attığım gibi eli elimde ''Anni de anni''...Üstümü bir değiştireyim,elimi yüzümü yıkayayım,yok !Doğru oyuna..Çocuk da haklı özlüyor bütün gün ,ama bazen kendimi sürekli 'Ya sabır ya selamet'' diye dua ederken buluyorum.
Çok zormuş be hem çalışıp hem çocuk büyütmek...







19 Temmuz 2014 Cumartesi

Cumartesi de çalışan annenin isyanı....







                                                                           Ben...
                                                                             Koca....

Bütün hafta çalıştığım yetmiyormuş gibi cumartesi günü de çalışmak beni de Ege'yi de fazlasıyla yoruyor,üzüyor.
Anneanneyle dedenin yorgunluğu ayrı bir sorun,65 yaşından sonra tam rahat edecekler derken ,bir de sabah 06.30 akşam 20:00 mesaisi onlara gerçekten çok ağır geliyor farkındayım,çok üzülüyorum bu hallerine ...
Çalışma saatlerimin uzun,yolumun uzak olması herşeyi daha da kötü yapıyor,ama şu an için yapılabilecek pek bir şey yok maalesef...Ege'nin biraz daha büyümesini bekleyeceğiz.

Akşam bir türlü uyumak bilmedik,saat 24.00 e geliyordu uykuya daldığında ...
Uyku öncesinde de klasik hep yanında olmamı ,onunla oynanamamı istedi doğal olarak.
İşten geldim evde yiyecek bişey yok ,koca kendi karnını bi şekilde doyurdu ,üstünü değiştirdi,duşunu aldı,rahatladı,artık tv karşısındaki yerini almaya hazır...
Anne daha ellerini bile yıkayamamış,üstünü değiştirememiş ,elbiselerin içinde sıcaktan bunalmış,yemeğini yiyememiş,çocukla oyuna oturmuş...Boya kalemleri ortada ; kuş ,çiçek,kedi yapıyoruz,bana soldan soldan gelmeye başladılar .Başım dönmeye başladı,kocaya biraz ilgilenir misin ?Kendime yiyecek bişeyler hazırlayayım dedim,''Sen daha yemedin mi ?''dedi,''Hangi ara yiyeyim?'' diyerek manidar bişiler söyledim.
En son duyduğum ''Gel oğlum kuş çizelim '' oldu, tabi sürekli ''Anni ,anni!'' sesleri eşliğinde ,ara sıra kucağına al beni ağlamalarıyla bişiler hazırladım.Bu sefer koca ''Bi çay koysaydın bari'' şeklinde bişeyler demek istedi ama yüzümü görünce vazgeçti sanırım,çünkü o anda açlıktan ,sıcaktan,yorgunluktan çıldırmak üzereydim.
Beyefendinin tek derdi ''çay,çay,çay''...

Yemek yeme faslımız da zaten yine Ege'yle birlikte, ne yedim ben de anlamadım.
Tekrar oyunlarımıza döndük ,şarkılı boyamalar yaparken bi ara gözüm kocaya takıldı,açmış en sevdiği tv dizisini,elinde çayı,bi tabak çekirdek önünde...Allahım dedim bu nasıl bi keyiftir?Çocuk tabi çekirdeği görünce direkt bi avuç çekirdekle geri geldi yanıma ,soymaya başladık .
Bi yandan Badem'e (tavşanımız) bi yandan Ege'ye çekirdekleri soyarak vermeye başladım.Ege tabi Badem'in çekirdeklerini de ağzına atmaya çalıştıkça ben engellemeye çalışıyorum,hadi elleri yıkayalım diyorum ,ama yorgunluktan öyle bir oturmuşum yere ,kalkamıyorum,kocaya ''Ellerini yıkar mısın?'' deme gafletinde bulundum,tabi unuttum ben paşamın keyfinin bozulacağını.
''Oynatma şu çocuğu o zaman hayvanla! '' diye bir çıkışla neye uğradığımı şaşırdım,tabiki kocanın keyfini bozmamak gerekiyodu,paşam dinlenmeliydi...
O lafı duymamla kocaya püskürmem uzun sürmedi ,kendime geldiğimde koca gülüyodu ,neler söylediğimi o sinirle hatırlamıyorum bile , benim kendimden geçişim onu bayağı eğlendirmiş olmalı..
Şimdi soruyorum babaların(hepsi böyle değil mutlaka) bu kadar rahat ,annelerin bu kadar verici olması normal mi?
Eve saat 20:30 da giren bir kadın ,hem çamaşır,bulaşık,yemek,çocuk bakımını nasıl yapsın?He yapıyor da nasıl yapıyor?Hangi ruh halinde ve yorgunlukta oluyor bunu anlayacak insan arıyorummmm......

16 Temmuz 2014 Çarşamba

''Anni''!!!!!!!Gitme ,beni bırakma:(




Uzun uğraşlardan sonra kavuştuğum Ege'm...
Annesi tiroid yetmezliği ve haşimoto hastalığıyla mücadele ederken ona  sıkı sıkı tutunan , mücadale eden bir bebekti o da..
Şu anda 1,5 yaşında ,artık kendi kendine yürüyüp koşuyor ,isteklerini anlatmaya çalışıyor ,ancak şu sabah ayrılıklarını hala halledebilmiş değiliz,çok zorlanıyoruz ikimiz de...Beni bırakmak istemiyor,ben de onu...Ama
mecburen kapıyı çekip çıkmak zorunda kalıyorum,dışarı çıktığımda gözlerim dolu kulaklarımda ''Anni!!!'' diye ağlayışları...Zamanla o da ben de alışırım diyordum ama maalesef ikimiz de alışamıyoruz...3,5 aylıkken işe döndüm ,o zamanlar çok küçük olduğu için pek farkında olmuyordu ,hatta üzülüyordum bu çocuk beni annesi olarak görmüyor,herkesten farklı bir tepki vermiyor diye...Şimdi ise durumlar fena halde değişti ,bana çok düşkün oldu,akşam eve gittiğimde üstümü bile değiştiremior yemek dahi yiyemiyorum,çünkü sürekli onunla oynamamı ,temas halinde olmamızı istiyor,ben de onu gün içinde çok özlüyorum,1 haftalık tatilde o da bana,ben de ona çok alıştım,pazartesi işe gidişimde sanki doğum sonrası ilk defa bırakıyor gibi hissettim ve gözümde yaşlarla onu evde anneannesine bırakıp çıkmak zorunda kaldım,akşam işten dönüşte onu dedesinin elini tutmuş ,bahçede sağa sola bakarak gördüğümde ne kadar küçük ve masum olduğunu düşündüm ve boğazıma bir yumru saplandı sanki,avaz avaz ağlamak istedim,neden bu küçüğe ve kendime  bu hasreti yaşatıyorum diye kızdım.Maalesef hayat şartları her zaman bizim istediğimiz gibi hareket etmemizi kısıtlıyor,çalışmaktan bir yandan memnunum ,kendimi iyi hissettiriyor,ama bir yandan da çocuğuma çok az vakit ayırabilmekten sıkıntılıyım.Çalışan çoğu  annenin hisleri bunlar eminim...Evde çocuğuyla vakit geçirebilen ,her anlarını paylaşan annelere de gıptayla bakıyorum,maalesef bazıları bu şanslarının farkında değiller ,zaman zaman çocuklarını itip kakan ,deli gibi bağıran anneleri gördükçe çok üzülüyorum.Belki o anneler de bütün gün evde ,çocukla ev işleriyle yemekle uğraşmaktan ,kendilerine vakit ayıramamaktan şikayet ediyorlar ,herkesin beklentisi maalesef farklı,hayatın sundukları da her zaman beklentilerimizle uyuşmuyor...



15 Temmuz 2014 Salı

Kocaman bir Merhaba:))




Son zamanlarda aklımdan sıkça geçirdiğim ama bir türlü fırsat bulamadığım birşeydi bloga yazmak...Aslında birkaç sene önce de denemiştim ancak yazacak çok fazla birşey bulamayınca ilerletme fırsatım olmamıştı.
Anne olduktan sonra(bunu yazarken bile hala çok şaşırıyorum,sanki kendimi değil de bir başkasının yazısını okur gibi oluyorum,ya da bir başkasının hayatını izliyorum,garip bir his) değişen hayatımı,bebeğimi büyütürken yaşadıklarımı ,diğer yandan çalışırken  gözlemlediğim her şeyi ,kısaca hayatı paylaşmak istiyorum sizlerle... 
Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle :)